varlık ne arar la bazarda? (heidegger'e göre varlık/zaman)

5 Mayıs 2010 Çarşamba 07:19 Gönderen İ.Özdemir

varolanı anlatmanın n tane yolu var. kaba saba işaretlenme dillerinden tut, onlarca felsefi akımın içindeki betimlemelere ve yeryüzünde yer alan tüm semantiklere göre farklılıklar içerebilmektedir. bir de bunları karşı tarafın anlağına indirgeyebilmek için bizzat bilinçli bir şekilde geliştirilen diller vardır ki bunlar heidegger'e göre varlığın evidir. heidegger dile mile bulaşmadan evvel herşeyin temeline varlığı koyarak "lan varlık nedir amk?" demiş durup dururken. varolanı zilyontane anlam üzerine yükleyebiliyoruz tamam da bunun en dibinde daha en başında ne vardır diye soruzlayagelmiş. adam bunu öyle çeviriyor olmuyor böyle çeviriyor olmuyor bir türlü bir cevap bulamıyor ve belirsizlik içine düşüyor. e adam zaten dindar lan allahı da bulamıyor da orasını şimdi pek karıştırmayalım bir de buradan peygamber yardırması yapmayayım. neyse tabi eleman buna bir cevap bulamayışnda yaşadığı belirsizliği cevap verememekte öküz olduğundan değil de kurcukladığının yani varlığın belirsizliğinden kaynaklandığını düşünüyor. ben de düşünüyorum sen de düşün. zira düşünün doğrudan herşeyi kapsayan bir cevap veremiyoruz ki dada verir o ayrı. öğretilerimizi sikeyim anlamlandırmaya çalışmaktan sıyırıyoruz. derken eleman varlığı anlamlandırmadan evvel tüm dış belirtgenleri düşünüp tartışıyor kendince -içinde bulunduğu şizofrenik durumu düşün lan- ve en nihayetinde varlık ile varolanın birbirinden farklı olduğunu ifade etmeye karar veriyor. öyle ki eleman varlığın her sorgulanışında varlığın gizlendiğini düşünüyor ki haklıdır. hatta varlık kendini düşünsel olarak açığa vurmasına rağmen aynı zamanda bu düşünce için de gizli kalmaya devam ediyor. bu bağlamda bakınca eline aldığın taşın o andaki varoluşunu anlamlandırmaya çalışırken taşı elinde tutuyor oluşunun tüm olasılıklarını da göz önünde bulundurmaya çalıştığından en temel noktadan uzaklaşıyor ve varlığını yitiriyorsun ki metafizik düzlemin eksikliğini de buradan yakalıyor. tam bu noktadan sonra varlığı zaman ile bir ilişki içerisine sokarak zamanı varlığın anlağa indirgenmesinin yevmiye defteri yapıyor. adam varlık ile zaman arasındaki doyumsuz ve vahşi seksi anlatırken varlığı açığa çıkan ortada yarrak gibi olanı ele almıştır. fakat bence birbirlerini sikip attıklarının ayrımına nasıl varıldığını ve onca zevkten sonra nasıl da paramparça olduklarını görmezden gelmiş yavşak. neyse varlığı açığa çıkanı yani yarrak gibi ortada olanı ele almıştır dedik ki o buna dasein demiş. ben bizim anlayacağımız bir biçime sokarak yarrak diyorum. sonra eleman zamansallığı yarrağın varlığının anlamı olarak ifade etmeye kasmış. aslında burada bir hinlik yaparak zamana zamansallıktan ulaşmaya çalışıyor ki zamansallığın içindeki destrüksüyonu da iyice irdeliyor ve zamansallığı da zamanın içinde olup yine zaman tarafından belirlenen olarak ortaya koyup yarrağı zamansal olarak ifade ediyor. şuradan da eleman varlığın yitimini kurcuklamaya devam ederekten yitimin varlığın gelişim süreciyle alakasız olduğunu ve varlığın her anında onun cebinde olduğunu düşünüyor. heide nihayetinde belirginleşen bir şeye kavuşmuş olarak diyor ki her yarrak kendi yitimini deneyimleyip kendi gelişimini izleyecektir. şimdi o yarraklar biziz diyelim. dada lan o yarrak benim misal. benim hayatımın anlamı yitimime yönelik bir varlık olduğumu kabullenişim ile anlamlandırılacaktır heidegger'e göre. bu da elemanın zamanı birey varlığının anlamını belirleyen bir olgu bütünü olarak açıkladığını gösteriyor ki bence sorguladığı herşey yanlıştır, ya da değildir. bir de bunu çürütmesini yapalım (arkası gelecek)

0 Response to "varlık ne arar la bazarda? (heidegger'e göre varlık/zaman)"

Yorum Gönder