Eylem'in Özütü

17 Ocak 2010 Pazar 15:18 Gönderen İ.Özdemir
çınar ağacının karnına açılan ayna,iklimle alakası olmayan bir kış yansıtıyordu saçlarına. ve bir de; kirletilmiş hayallerinin oluşturduğu ağacın yaprakları vardı ellerinde. karnına sakladı onları. kimse görmesin diye onları, gökkuşağını sürdü yüzüne. saç diplerine kadar içten bir hüzne gömülmüş bedenini, başparmağındaki insan yuvalarıyla beraber bir uçtan ötekine taşıdı. omzu bu ağır yükün doğurganlığına adım atarken, ince bir hindistan cevizi kokusu sindi üzerine. iki pencere arasında buğulandı durdu, kış esiri kavruk ahşapın üzerinde. yaz olmak istermiş, daha önce hiç gevelenmemiş cümleler gevelemek, bir nigah arasında çok uzaklara. içinde acıttı onları, göz pınarlarından dışarı taşarken... deniz fenerinden istasyonlar geçiyordu, karşıyaka limanından sesler yükseliyordu. kualklarında "heyya mola" şarkıları söylüyordu rüzgar. durdu. günlerden neydi hatırlayamadı. balıklar tuz fışkırtıyordu çırpınan kuyruklarından yüzüne, anlamadı. tütün sancısı üflüyordu gözleri. yorgun ama dimdik. asırları gözbebeğinde oynatmış gibi derin. uykusunda sakladı onları ve sadece kendisi gördü. sular yükseldi ertesi gün, bildi bugün "o gün" ceplerindeki kağıt gemiler ve avuçlarındaki koku, yetmemişti pamuk şeker almaya küçükken. anımsadı, pencereye başını dayayıp iç çeken çocuklar gibi baktı. tırmaladığı biçimsiz dudakları arasından bir yakarışın nidasını dinledik, segah makamında. yüzünde güller açarken, içinde dağlanmış bir deryanın karanlığı. işte bu onun özütüydü.

2 Response to "Eylem'in Özütü"

  1. Neredeyse Kafasız Nick Says:

    "yüzünde güller açarken, içinde dağlanmış bir deryanın karanlığı."

    Birini bu kadar tanıyabilmiş olmak... Teşekkür ederim. Çok teşekkür ederim.

  2. İ.Özdemir Says:

    :) sağol canım. asıl ben teşekkür ederim çok mukaddes bir arkadaş olduğun için ;)

Yorum Gönder